DİĞER
“Kadın hareketinin iki dalgası arasındaki dönemde eserler üreten bazı yazarların metinlerinde feminist unsurların yer aldığını ve bunun da 1980’lerde güçlenecek olan hareketin filizlerini, düşünce ve enerji birikimini oluşturduğunu düşünerek, feminist duyarlılığın ikinci dalga öncesinde edebiyatta kök saldığına inanarak araştırma yapmaya başladım.”
"Taşrada hissedilen bu uzaklık duygusunu okuyucuya en iyi aktaran Türkçe öykülerden biri, Nezihe Meriç’in kaleme aldığı 'Boşlukta Mavi'dir. Nezihe Meriç “Boşlukta Mavi”de uzakta olmanın yarattığı nostalji duygusunu, taşranın tekdüzeliğinin yol açtığı bir hissiyat olarak ele alır."
"Kadınlar Kulübü öfkesini hemcinslerinden çıkarttığı için eleştirilebilecek Nezihe Muhittin’in oyun yazarlığına dair elimizde kalan en önemli metin. Türk Kadını’nda olduğu gibi kendi tarihini ortaya koyuyor bu oyunla. İçindeki kargaşayı, ruhundaki isyanı, var olmaya, yeniden iktidarda olmaya açlığını anlatıyor bizlere."
1957 yılının ilk yarısı Sait Faik Hikâye Armağanı etrafında dönen ateşli tartışmalara sahne olurken, sessizliğini koruyan Özcan Ergüder yalnızca Erdal Öz'ün sorularını yanıtlar. K24 Evvel Zaman sayfalarında yarım asır geriye, dönemin edebiyat tartışmalarına gidiyoruz...
Selim İleri: Bir fanusun içindeyim, doğru fakat hiçbir şekilde koruma altında olduğumu söyleyemem. Hiçbirimiz söyleyemeyiz...
Kısa, dalgalı saçları, makyajsız yüzü, takım elbisesi, gömleği ve kravatıyla, profilden, düşünceli bir şekilde poz veren Nezihe Muhiddin aslında başka bir kadınlığı, başka bir erkekliği müjdelemektedir
Çok zaman hep aynı sükût! İnsan şüpheleniyor, yoksa Nezihe Meriç'i unuttuk mu? Eh “okurları” değilse bile birilerinin unuttuğu, hatta aslında hiç bilmediği ortada…
Aslı Şengil Buico annesi Nezihe Meriç'i anlatıyor...
Şahiner'in iki romanda şiddetli bir kasıtlılıkla yapabildiği bir şey varsa eğer, figürle zemin arasındaki, bireysel kahramanla toplumsal doku arasındaki yatıştırıcı temsil mesafesini Tayyip Erdoğan'ın deyimiyle "ayaklarının altına alması”dır
Kurmaca metinlerinde kendine has bir cesaret, bir meydan okuma, ironi; hatta kimi vakit biraz sinik, biraz bıkkın bir gülümseme mevcuttur. Çağının tüm ikilemleri ile yüzleşme gayretinde bir yazardır...
“Ben kendim için, güzel balkonlar biriktiririm. Sevilen balkonlardır bunlar. Kendi kendime ‘Ben bir ustayım' diyorum. ‘Güzel balkon seçme, güzel balkon biriktirme ustası!'”
Bilge Karasu: Yazmak Nezo. Pazar yahut Pazartesi günü söylediklerini hatırlıyorum. Yazmak bir ihtiyaç değil. Hava, su cinsinden bir şey? Onlar bulunmadıkça ihtiyaç oluyor gene.
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.